≡ Mora Yarımadası

Muhtemelen Yunanistan'da en çok enkaz göreceğiniz nokta. Güneyden yaklaşırken ki küçük adanın önünde sadece burnu ve bir vinci su üstünde kalmış bir kargo gemisi, beton iskelenin hemen batısında biri batık, diğeri derbeder (Tekne adı Julide!) iki yelkenli, koyun içinde plaja karaya oturmuş başka bir yelkenli tekne, ürkütücü görünüyor. Port Police ofisi iskeleye 1km mesafede. Alargada kalır, küçük botların bağlandığı beton mendireğe botla çıkarsanız, daha yakın. Feribotun yanaştığı saatlerde…

Küçük bir balıkçı barınağı. Hemen her havaya kapalı, ancak yelkenli bir teknenin bağlanabileceği bir yer değil. Ancak botla kasabaya çıkmak için kullanılabilir.

Güneyli havalarda sığınabilecek bir liman

Mora yarımadasının batısında korunaklı ve güvenli bir liman. Büyük bir dağın eteğinde kurulmuş bir şehir.

Pilos, Mora'nın batısında girişi dar geniş bir körfezin içinde girişe göre sancakta yer alan bir şehir.

Navarin deniz savaşının yapıldığı yer.

Kalamata, Mora yarımadasının en büyük 2. şehiri.

Kalamata, Doğudan gelirken Ak.Matapan burnunu bordalayıp Messiniakos Körfezine girdiğinizde, körfezin sonunda yer almaktadır.

Mora yarımadasına doğudan gelirken yarımadanın güneye uzanan 3 parmak şeklindeki burunlardan en heybetlisi olan Ak.Maleas burnunu döndükten sonra kuzeye doğru yol alırsanız, Elofonisos adasının karşısında ana karada yer alan Neapolis şehrini göreceksiniz. Şehrin önünde ise feribotların yanaştığı büyük bir beton rıhtım var.

Zakintos adasına giderken veya gelirken yolu bölmek için kulanılan bir ada.

AMA, korunaklı tek demirleme alanı Arpia adasının güney doğusunda. Fakat buranın zemini büyük kayalardan oluşuyor. Çapayı bir yerlere sıkıştırmak neredeyse garanti. Çok sakin havalar dışında konaklanılmamalı.

Adanın batısı mayın tarlası gibi. İlla o tarafa geçilecekse çok dikkatli gidilmeli..

Mora yarımadasının Güneybatı ucu diyebiliriz. Bu yüzden tarih boyunca Akdeniz ticaretini kontrol etmek isteyenler için önemli bir nokta olmuş. Kalenin boyutundan belli.

Kasaba ise biraz hayal kırklığı. Daha çok büyük ve eski bir siteyi hatırlatıyor. Bahçeli, iki-üç katlı evler, ama karakteristik bir mimari yok.

Kale ise enteresan. Dışardan bakınca da zaten kasabanın sembolü gibi uzanıyor en batıdaki kule. Kaleye giriş 2€. Dışardan göründüğünden daha büyük bir alana yayılmış.…

Masal gibi ufacık ve sevimli bir kasaba. Binaların ağırlıklı kısım limanın etrafında toplanmış ama aralıklı olarak yamaçlarda da yapılar var. Limanın etrafında ağırlıklı taverna, bar ve oteller bulunuyor. İki üç katlı taş yapılardan oluşuyor kasaba. Farklı bir tane yok içlerinde. Bazı binalar oldukça yeni görünüyor. Ya çok iyi korunmuşlar, ya da yeniler de mevcut dokuyu bozmayacak şekilde inşaa edilmişler.

Methoni açıklarında ıssız bir ada. Bakanlık tarafından vahşi habitat olarak ayrılmış. Karaya çıkmak dahi yasak. (Kulağa hoş geliyor ama her sene birkaç gün avcılara bedeli karşılığı belirli sayıda hayvan vurma hakkı verıyorlar.)

En korunakli koy Güneydoğusundaki Port Longos. Balık çifteliklerine rağmen suyu temiz. Hem güney hem kuzey ucuna demir atılabiliyor. Güney biraz daha derin. 9-10 metreye atmak gerekiyor. Dip kum, iyi tutuyor.

Mağarası ile ünlü bir koy.

Batılı rüzgarlara açık (GB ve KB dahil.) Rahatsız edici dalga alabiyor, sert havada konaklanmamalı.

Güneydoğu taraftaki tonozlar balıkçılara ait ve çok sağlıklı değiller. Gece konaklamaya uygun değiller. Aşaığısı da tonoz ve çapa halatları ve zincirleri ile örümcek ağı gibi kaplanmış. Yüzeyde gözükmeyenler de var. Akıllıca olan bu alanın dışına demir atmak.

Mağaraları turist kalabalığı gelmeden erken saatte gezmek önemli. 9:00'da açıldığı…

Tarihin durmuş olduğu bir ada...

"The Rock" lakabını en az Cebelitarık ve San Franisco'dakiler kadar hakediyor.

Burası ana karadan bir depremle ayrılmış bir adacık, ana karaya Monemvaisa Köprüsü denilen 200 metrelik bir yol ile bağlantısı var. Kuzeyden gelirken ilk olarak sancakta heybetli bir kayalık ve bir kilise görüyorsunuz. Batıya doğru dönmeye başladığınızda önce deniz feneri, sonra surlar derken birden koca kayanın eteğinde legodan yapılmış gibi bir ortaçağ kasabası…

Monemvasia'nın sadece 7 mil kuzeyinde dar bir koya kurulu şok şirin bir kasaba.

Demir atarak iskeleye yanaşılabiliyor. Abordo olanlar da var, ama üzerinize başka tekne alabilirler. Veya kasaba rıhtımına kıçtan kara, ama döküntülere dikkat! Eğer kalabalık bir zamana denk geldiyseniz karşı kıyıdaki kayalıklara kıçtan kara olmak da mümkün.

Kasaba hizasından itibaren hızla sığlaşıyor, içerideki lagoon yelkenlilere uygun değil.

Güney yamaçtaki mağaraya botla gidebilir, veya…

Argolikos körfezinin en kuzeyindeki liman şehri.

Şehir çok etkileyici, çok keyifli. Daracık sokaklarına kurulu onlarca (yüzlerce?) cafe, bar, restoran ve dükkan arasında saatlerinizi geçirebilirsiniz.

Daha yaklaşırken sizi burundaki tepeye kurulu bir kale, daha yüksek tepeye kurulu kocaman Venedik kalesi ve burnu döner dönmez karşı kayalıklar üzerinde bir kalecik karşılıyor.

Limanın kendisi ise o kadar sevimli değil. Şehir ile arası devasa bir otopark olarak…

Argolikos körfezinde keyifli bir ada ve koy. Navplion yolunu bölmek için kullanılabilir.

Ada ile anakara arasında 5 metreye demir atılabiliyor.

Güneybatılı havalarda dalgalar kanalı epey rahatsız edebiliyor. Bu durumda hemen çıkışındaki koy biraz daha korunaklı. 6-8 metreye demir atılabiliyor. Karadaki tesisin şamandıralı tonozlarına çapariz vermeden iyice içeri girilebilir. (Tonozlar sanki küçük tekneler için, çok güven vermedi.)